Bana bilenme feryat ederim, beni önemli bir yerlere koyma kendin içinde. Ben senin herkesliğinin içinde,
Hiç kimse değilim.
Bir kimse eğilir, eli belinde,
Anadolu Selçuklu'yla bu aralar limoniyim.
Ses ne olursun!
Aynada gördüğün dili,
Şirin bir bahçe makasıyla kes,
Ve kus yuttuğun kanın üç litresini. Göğsüme bir kuş tüyü iliştirdim.
Ahrazlığım gevezeliğimle ilintili. Çok konuşup hiçbir şey söylemiyorum, ben olmalıydım bu çağın Nasreddin'i.
İnanmıyorsan ölç demiş, aman ne komik!
Ben yakmak istiyorum tüm güzel şiirleri. Yüzüne bakamıyorum Çamlıbel'in. Güzel şairler toplaşıp bazı ülkülere inanıyorlar, mesela sevda gibi. Yakmak istiyorum inanabilmeyi. Paramparça edip kuşlara yem ederken kalbimi, atmak istiyorum birinin eline.
Mesela sevda gibi. Ölmüyorum ama emin de değilim.
Aa diyorum, bu gökkuşağının burada işi ne? Çekip sapanıma geriyorum onu, ve "taşlıyorum" birilerini durduk yere.
Bu işi Nâbî'ye bırakalım yine de.
Yakmayı isterdim Nâbî'yi de ama cebimden bir kağıt çıkarıp etrafıma tutuyorum.
Demesinler bir şiir okumuş ve ölmüşüz;
"Biz neşâtın da gâmın da rûzgârın görmüşüz."
Ses artık ne olursun.
Ne olursun bu şiirimsiler deliliğin içinde!
Ben doksan yedi senesinin baş belası olarak doğmuşum bozkırın birinde.
Gördüm seni başınla onayladın, yakmak istiyorum seni de bu şiirlerle.
Öfke yorucudur çiçeğim. Oysa sevmek bizi dinlendirir, tutunacaksan buna tutun ülkü diye.
Bu aralar sevmekle biraz limoniyim.
Diğer aralarda da iyi değilim, nane limon iyi gelir.
Aramice bilen eleman aranıyor, yol + yemek isterim. Yol uzun, son yemeğin tarifini Da Vinci yazıversin, o çok bildiği Sfumato tekniğiyle!
Da Vinci'ye de bilendim.
Son işimden mi?
Son işimden şiir yazabilmek için istifa ettim.
Bu yayını kurtlara, kuşlara ve dağlara hediye ettim. Altyapı sağlam değil, henüz hiçbir şehre ulaşamadı sesim.
Ninova dahil değil.
Dilerseniz sohbetimize Aramice devam edelim.
*İstimrâri: Şimdiki zaman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder