8 Ocak 2024 Pazartesi

"seninle kangren boyadım avucumu, belki bir gün anlarsın"


Zindanım zindanın olsun. Kırmızıyı bağrımda güdümledim anlarsın. Tayfunlar kelepçesiz aydı güne, bir göz kırpışında dört yeni kurşun. İsterim ki bir nevbahar koynuna sokulsun ve dursun. İsterim ki adını söyleyebildiğim güne varsın aklım, anlarsın. Bu da burada dursun.

Zindanım zindanın olsun. Biliyorum beni karanlıkta da olsan anlarsın. Kaçıncı dağı devirecekse dursun yüzün. Kudursun sisinden gece. Söylediğimi yineleyeceğim şu gereksiz hecede durdum, bir göz kırpışında dört yeni kurşun. Bir dağı olacaksa evrenin, onu senin kalbinde buldum. Bundan sonra da orada kalsın. Bende kalacak bir yeri kalmadığını anlarsın.

Zindanım zindanın olsun. Beni bıraktığın kör gecede sen de kaybol, ne demek istediğimi anlarsın. Kaybettim, buldun. Kaybettin ve buldum bir göz kırpışında fünyenin. Ellerini kırmızı kabloya dolalı buldum. Yarılmış bağrında göğün orkestraları üzgün. Sen yarılmamış bağrımda saplı bir kurşunsun. Bu alevi bir hıçkırıkla yaktım anlarsın.

Zindanım zindanın olsun, benim geceme de hükmet, benim kitaplarım da yansın. Aynı kan aynı ağzında dursun. O hiç açılmamış ağzında dört kurşun. Sen bir bakışınla taç çakramı vurdun. Beni hiç kanamamış bir alnımdan vurdun anlarsın. Kaybolduğum sokakları, kan döktüğüm tokatları vurdun. Sevgili silah arkadaşım, silahını kazara öpmüş bulundum. Sende saklı kalsın. Şimdi neden ağzımdan kanıyorum anlarsın.

Zindanım zindanın olsun. Adını karanlıkla yazıyorum. Feza ile siliyorum. Biliyorum kimse okuyamayacaksa da sen anlarsın. Biri gelip teçhizatı kursun bağrına. Bir el bombası sırtılayıp bir karıncanın omzuna. Neden Neml'ile veda ettiğimi anlarsın. Yüzünü görmeyi istemez yüzüm. Elini tutmayı ya da. Benim kan akışım senin kan akışın için tehdit arz ediyor. Bir dokunsam biliyorum kanarsın. Neden kan kaybediyorum anlarsın.

Zindanım zindanın olsun. Umarım bende var olmayanın sende de olmadığını anlarsın. Ya da neyin var olduğunu, sanki alnımda dört kurşun. Sanki tek bir kurşunu çehreme gül gibi kondurdun. Kanattın bizi, sonra kan dökmelerim için kendini sitemle doldurdun. Tüm kanım sanaydı anlarsın. Bırakmalıyız bir kanun varsa bizi karşı koyamadan sarsın. Kendin fark et istedim, beni, dolaşım sistemine nasıl tohum gibi ektiğini. Seni nasıl büyüttüğümü bir çiçek gibi. Geçecek gibi. Hiç dinmeyecek bir tufansın. Nasıl büyür fırtınada çiçek, belki böyle anlarsın.